Blog kelimesinin Türkçede karşılığı olan “ağ günlüğü” ifadesi, pek yaygın kullanılmıyor olsa da bu tip internet sitelerinin işlevini net şekilde belirtir. Zira genel itibariyle bloglar, klasik günlüklerin dijital ortama taşınmış, teknolojiye ayak uydurmuş hâli olarak tanımlanabilir. İnternet tarihinin ilk blogu kabul edilen, 1994 yılında üniversite öğrencisi Justin Hall tarafından açılan “Justin’s Links from the Underground” da aslında web ortamında tutulan bir günlükten ibarettir. 1997 yılında “web log” olarak isimlendirilmeye başlayan bu siteler, 1999’da bugün kullanılmaya devam eden adını almış ve bilinen formatını kazanmaya başlamıştır. Fakat bu tip içeriklerin günümüzde hem kişisel hem de kurumsal iletişimin, dolayısıyla e-ticaretin önemli bir unsuruna dönüşmesine giden sürecin hızlanması Web 2.0 formatının getirdiği imkânlar ile gerçekleşir. Çünkü bu yeni teknoloji ile birlikte, ortalama bir internet kullanıcısı bile kişisel deneyimlerini, bir konuya dair fikirlerini, kolaylıkla dijital ortamda paylaşabilme imkânına kavuşur. Bu dönüşümün elverdiği imkânlar doğrultusunda blog yazmak internet kullanıcıları arasında gittikçe popülerlerlik kazanır; bu formatta birçok kişisel internet sitesi açılır.
Blog siteleri; metin, görsel, video ya da fotoğraf gibi içeriklerin paylaşılabildiği web tabanlı ağlardır. Bu tip sitelerde gönderiler genellikle, günlük formatını andırır şekilde güncelden daha eski içeriklere doğru sıralanır. WordPress, Blogger, Tumblr ve Medium gibi servisler üzerinden blog oluşturmak ücretsiz ve kolaydır. Herhangi bir kod ya da programlara bilgisi olmadan da temel internet okuryazarlığına sahip tüm kullanıcılar kendi bloglarını oluşturabilir.
Blog oluşturmak, teknik olarak oldukça kolay olsa da bu alanda başarı sağlamak istiyorsanız bazı temel konuları her zaman göz önünde bulundurmalısınız. Aksi hâle açtığınız site, diğer birçok iyi niyetli girişim gibi internetin sonsuz boşluğunda potansiyel kitlesi ile buluşamadan atıl bir hâlde kalabilir. Peki blog açarken öncelikle nelere dikkat edilmelidir?
Kişisel ağ günlüğünüzü açarken öncelikle amacınızı net şekilde belirlemelisiniz. Çünkü amacınız ne tür içeriklere yer vereceğiniz noktasında belirleyicidir. Örneğin, maddi kazanç elde etme beklentisi ile blog kurmak, daha çok kişiye ulaşabileceğiniz türden içerikler üretmenizi gerektirir. Şayet yalnızca kendi yazma arzunuzu tatmin etmeyi hedefliyorsanız doğrudan kişisel ilgi alanlarınıza yönelmeniz, süreklilik ve devamlılık sağlamanız açısından çok daha isabetli bir tercih olur.
Blog kurma aşamasında, içerik üreteceğiniz konuyu seçmek de hayati önem taşır. Bu noktada düşünmeniz gereken birincil faktör, hangi konularda yazarken daha çok keyif alacağınızdır. İçerik üretimi, günümüzde bir işe dönüşmüş olsa da özellikle kişisel olarak blog sitesi kurmak ve buradan paylaşım yapmaktan keyif almanız önemlidir. Dolayısıyla sıkılmadan üretebileceğiniz, üretirken de yeni bilgiler edinmekten hoşnut olacağınız alanlara yönelerek bunu kendiniz için keyifli bir faaliyete dönüştürebilirsiniz. Burada göz ardı etmemeniz gereken bir diğer detay, odaklandığınız alanda ne tür bir farklılık yaratacağınızdır. Aklınızdaki içeriğe dair yaptığınız bir Google araması ile birçok benzer blog fikirleri ile karşılaşmanız sürpriz olmaz. Bu durumda o alanda özgünleşebileceğiniz noktalara odaklanarak fark yaratabilirsiniz.
İçerik üretmeye karar verdiğiniz alanla ilgili, bağlantılı bir isim bulmanız daha geniş bir kitleye ulaşmanızı ciddi şekilde kolaylaştırır. Çünkü kullanıcı kitlesi, içeriklerin kalitesine olduğu kadar o içeriklerin bulunduğu sitenin kendisine de dikkat etme eğilimindedir. Bu nedenle odaklandığınız konulardan uzaklaşmadan ilgi çekici ve akılda kalıcı bir isim bulmanız blog imajına olumlu katkı yapar. Bu noktada, sitenizin ismi için bir ücret ödeyip ödemeyeceğinize de karar vermeniz gerekir. Blogger ya da WordPress gibi servisler ücretsiz olsa da açtığınız blog adresi, bu hizmetlerin subdomain’i şeklinde olacaktır. Örneğin, WordPress kullanarak ücretsiz blog açıp XYZ ismini seçtiğinizi düşünelim. Adresi xyz.wordpress.com olacaktır. Ama site ismi için bir domain ücreti ödemeye karar vermeniz hâlinde xyz.com, xyz.net türevinden adreslere sahip olabilirsiniz ki bu, içeriklerinizin çok daha profesyonel görünmesini sağlar.
Bir blogun tasarımı, kimliğini ve içeriğini yansıtacak şekilde içerikle alakalı olmalıdır. Bu sayede sayfalar arasında gezinen bir kullanıcı, yansıtmak istediğiniz atmosferin içine daha kolay bir şekilde çekilir. Tasarım konusunda dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da sadeliktir. Göz yoran, aranılan bilgiye ulaştırmayı zorlaştıran karmaşık tasarımlar, kullanıcıların uzaklaşmasına neden olabilir. Mobil internet kullanımının her geçen gün daha da arttığı ortamda seçeceğiniz temanın mobil uyumlu olması da elzem hâle gelmiştir. Aksi hâle mobil bir cihazdan blogunuza giren kullanıcı içeriklerinize ulaşmak konusunda ciddi sorunlar yaşayabilir. Bu nedenle blog temaları arasından sade, çarpıcı ve mobil uyumlu bir tasarım tercih ederek sitenizin tatminkâr bir kullanıcı deneyimi vadetmesini sağlayabilirsiniz.
Ağ günlükleri olarak da isimlendirebileceğimiz bu tür siteler, çok farklı konulara odaklanabilir. Buna bağlı olarak çok farklı amaçlara hizmet edebilir fakat bu, birçok ortak özelliğe sahip olmalarına engel değildir. Bu özellikler şöyle sıralanabilir:
İnternet üzerinden alışveriş yapan kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu dönemde kullanıcıyla buluşmak ve etkili iletişim kurmak e-ticaretin en önemli püf noktalarından biri hâline gelmiş durumda. SeeWhy’ın yaptığı bir araştırma, bir alışveriş sitesine giren kişilerin %99’luk bir kısmının ilk ziyaretlerinde alışveriş yapmadığını gösteriyor. Bu kişilerin %75’lik bir kısmı ise bu siteye alışveriş yapmak için geri dönme eğilimindedir. İşte bu kesimi alışveriş yapmaya ikna etmek e-ticaret alanındaki başarı için belirleyici noktaların başında gelir. E-ticarette blog kullanımı, bu ikna süreci için pek çok farklı açıdan önemli bir silah olarak değerlendirilebilir. Peki ama nasıl?
Bir e-ticaret sitesi için blog oluştururken öncelikle dikkat etmeniz gerekenler, yayın stratejiniz ve yayın planınızdır. Yayınlayacağınız içerikleri mümkün olduğunca uzun, geniş kapsamlı ve bilgilendirici şekilde hazırlayarak Google sıralamalarında üst sıralarda daha kolay şekilde çıkabilirsiniz. Ayrıca çabuk şekilde güncelliğini yitireceklerden ziyade evergreen içeriklere yer vermeniz site trafiğinizi ve SEO başarınızı sürekli kılma konusunda oldukça yardımcıdır.
Hubspot’ın yaptığı bir araştırma, ayda 16’dan fazla içerik paylaşan kurumsal blogların, 4’ten daha az içerik üretenlere kıyasla 3,5 kat daha çok trafik aldığını kanıtlar. Dolayısıyla kaliteden ödün vermeden, sık ve çok içerik paylaşmak da e-ticaret sitenizin başarısı için önemli bir faktördür. Linkleme de blogunuzu oluştururken dikkat etmeniz gereken önemli konulardan biridir. Bir konuda bilgi almak için göz atılacak bir içeriğinin içine yerleştirdiğiniz ürün sayfası linkleri ile müşteriler ve ürünleriniz arasında pratik bir bağlantı kurabilirsiniz.
Bilgi bankasını detaylı olarak incelediniz, fakat ihtiyacınız olan bilgiyi bulamıyorsanız,
Bir Destek Talebi Oluşturun.